28 Aralık 2018 Cuma

Geleceğin En Parlak Mesleği

Başta meyve suyu üretimi olmak üzere sanayide kullanılacak meyve bulmak zorlaşıyor. Bunu görün sanayici bizzat meyve bahçesi kurmaya başladı. Özellikle şeftali, vişne, kayısı ve sanayilik portakal dikimi tavsiye ediliyor…

Geleceğin En Parlak Mesleği
Geleceğin En Parlak Mesleği
Para dergisinden İdriz Çokal’in haberine göre; Türkiye, meyvecilikte dünyanın en şanslı ülkelerinden biri. Çünkü dört mevsimi de hakkıyla yaşıyor ve hemen her bölgesinde her çeşit meyve üretilebiliyor. Kiraz ve kayısıda dünya birincisi, şeftalide ise en büyük üreticiler arasındayız. Çilekte atağa kalktık ve dünya liderliğini zorluyoruz. Narenciyede de dünyanın önde gelen üreticilerinden biriyiz…
Evet, Türkiye’de meyvecilik her geçen gün gelişiyor. 2000’den bu yana yıllık meyve üretimimiz yüzde 20.7 büyüdü. Tarım Bakanlığı verilerine göre, 2000’lerin başında ortalama 13.5 milyon ton olan yıllık üretim 16.3 milyon tona yükseldi…
Türkiye’de üretilen meyvenin büyük kısmı sofrada tüketiliyor. Yaklaşık 1 milyon tonu ise işlenip meyve suyu haline getiriliyor. 16 milyon ton meyvenin üretildiği Türkiye’de meyve suyu üreticileri bu 1 milyon tonu bile bulmakta zorlanıyor. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle sanayiye dönük meyve üretimi yok denecek kadar. İkincisi, sanayici çok düşük maliyetle meyve temin etmek istediği için iyi fiyat vermiyor. Bu iki etken bir araya gelince de sıkıntılı bir süreç başlıyor. İthalatla meyve suyu üretmeye çalışılıyor.
İşte tam da bu noktada meyvecilikte yeni bir fırsat doğuyor: Sanayi tipi meyvecilik. Meyve suyu sanayisine dönük bahçe kuranların bu yatırımdan kazançlı çıkacakları görülüyor. Sanayi tipi meyvecilikte ciddi fırsatlar var.
Ancak meyve bahçeciliği öyle dışarıdan göründüğü gibi kolay bir yatırım değil. Yanlış bir adım sonrası vazgeçmenin maliyeti ağır olabiliyor. Nitekim bunun örnekleri geçmişte çok yaşandı. Öncelikle hangi meyveye yatırım yapacağınızı iyi belirlemeniz gerekiyor. Çünkü yatırımın en erken geri dönüşü yani meyve almaya başlamanız 4 yılı buluyor. Bu nedenle doğru fidan, doğru meyve ve uygun ölçekle bu işe girmeniz gerekiyor.

ŞEFTALİ, VİŞNE, KAYISI, ELMA, NAR

kayısıTürkiye’de halen yılda 850 milyon litre meyve suyu tüketiliyor. Meyve suyunda ilk sırayı şeftali alıyor. Onu vişne, kayısı, elma ve nar takip ediyor. İşin uzmanları ve meyve suyu sanayicileri, sanayi için meyve bahçeciliğine girecek yatırımcılara özellikle bu 5 meyveye yatırım yapmalarını öneriyor.
Meyve suyu sektörü 1.4 milyar TL yıllık büyüklüğe ulaştı. Halen 40 bin kişinin çalıştığı sektörde 35 büyük üretici etkin. Yılda 800 milyon litre meyve suyu üretiliyor. Ancak Türkiye’nin kişi başına tüketimi 11 litreyle Avrupa ve ABD’nin çok altında. Bu rakam Avrupa’da 25, ABD’de 35 litre. Kısacası alınacak daha çok uzun yol var.
Meyve suyu üreticilerinin örgütlü olduğu MEYED (Meyve Suyu Endüstrisi Derneği) de meyve tedariki için çalışmalar yürütüyor. Zaman zaman meyve fidancılarıyla bir araya gelip sektör için uygun meyvelerin üretimi konusunda çözüm yolları arıyor. Sanayicilerle meyve bahçeciliği yapan tarafları bir araya getirip, ortak çözümler geliştirmeye çalışıyor.

“İşletme Mantığıyla Hareket Edin”

vişneMEYED Başkanı Alaaddin Güç, sektörün meyve temininde güçlük çektiğini hatırlatıyor ve meyve bahçeciliğine yatırım yapanların uzun vadede kazançlı çıkacağını vurguluyor:
“Sanayici istikrarlı bir şekilde meyve tedariki sağlamak için çalışmalar yapıyor. Meyvesini kendi yetiştiren meyve suyu üreticileri var. İhtiyacının küçük bir miktarını da olsa kendisi yetiştiriyor. İleride her meyve suyu markasının kendi markaları olacaktır. Ancak tamamını kendilerinin yetiştirmesi mümkün değil.
Maliyetleri biraz aşağı çekmek ve meyve temininde istikrarı yakalayabilmek için bahçeler kuracaklardır. Ancak Türkiye’de büyük bahçeler kurmak zor görünüyor. Çünkü tek barça büyük arazi bulunamıyor. Mesela biz firma olarak böyle bir arazi arıyoruz. 3 yıldır arayışlarımız sürüyor ama uygun fiyata arazi bulamadık.
Tarıma dayalı sanayinin en büyük sorunu küçük işletmeler. 5-10 dönümle bu işler olmaz. Küçük bahçeden geçinmek istiyorlar. Ama bu sürdürülebilir değil. En az 50 dönümle bu işlere girilmeli. Küçük parçalı arazilerde modern tarım tekniklerini uygulama şansınız yok. İstihdam gücü yok. Verim düşük oluyor. Üretici de geçinebileceği kadarını yapıyor. Bu da ekonomik üretimi engelliyor. Hazine arazileri bu anlamda kullanılabilmeli.
Küçük arazi sahiplerinin kümelenmesi lazım. Bunlar organize edilmeli. Sanayiciyle işbirliği içinde kontrata dayalı sözleşmeli üretimler yapılmalı. Sanayici, bahçe sahibini desteklemeli. Malını satma garantisi ve teknolojik destek vermeli. Şu anda bu söylediklerim kısmen yapılıyor. Ama daha fazla yaygınlaştırılmalı. Tarım Bakanlığı sanayi meyveciliğini teşvik etmeli.”

Şeftali ve Vişne Bahçesi Kârlı

şeftali
şeftali
Türkiye’de sanayi tipi meyve bahçeciliği yok denecek kadar az. MEYED Başkanı Alaaddin Güç, bunun meyve sanayicisi için ciddi bir sorun olduğu görüşünde: “Sanayici iki tür meyve temini yapıyor: Sözleşmeli çiftçilik ve aracılar vasıtasıyla. İşin büyük kısmını aracılarla hallediyor. Bu da maliyetleri artırıyor.
Bu durumdan bahçe sahibi de sanayici de memnun değil. Kümelenme modeli geliştirilmeli. Bu modelle hem üretici hem sanayici kazanır. Üretici malını satma derdi yaşamaz. Hem sanayiciye hem pazara kolay ulaşır.”
Sanayide en çok kullanılan meyvelerin şeftali, vişne, kayısı, elma ve nar olduğunu hatırlatan Güç, yatırım yapacaklara şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Bu işe yeni gireceklerin toplu hareket etmeleri gerekiyor. Toplu hareket edince modern tarım imkanlarını kullanabilirler. Böylece verimlilik artar. 1.500-2.000 dönüm gibi alanlarda üretim yapmalarını öneriyorum. Ancak önlerindeki 5 yılı finanse edecek mali yapıları olması gerekiyor. Çünkü bahçe en erken 4-5 yılda para kazandırmaya başlar. Meyve bahçecisi, bu işe girerken sanayi için mi sofralık için mi üretim yapacağına karar vermeli. Yanlış fidanlar dikmemeli. Örneğin, narda ciddi hatalar yapıldı.
Birçok üretici kafasına göre nar dikti. Dikilen narların çoğu sanayiye uygun değil. Şimdi satmakta zorlanıyorlar. Üretimde sanayiciyle işbirliği olmalı. En zor şeftali bulunuyor. Şeftalinin tüketimi çok. Meyve suyunda en çok şeftali gidiyor. Payı yüzde 30. Bu ürünü bulmak her zaman sorun oluyor. Biz bazen pazara girip topluyoruz. Bu kez de sofralık şeftali fiyatları yükseliyor. Şeftali, vişne, kayısı ve portakal meyve suyunun dörtlüsüdür. Elma ve nar da son dönemlerde ilgi görüyor. Yatırımcılara tavsiyem şeftali, ama sanayiye dönük şeftali türünde meyve bahçeciliği yapmaları…”

Duayen Meyveciden Tavsiyeler

Meyve bahçeciliği deyince ilk akla gelen firmalardan biri kuşkusuz Alara Tarım ve Fidancılık. Alara’nın ismi kirazla anılsa da başta kayısı, nar ve elma olmak üzere birçok meyvenin de fidanını yetiştiriyor.
Alara Tarım CEO’su Yavuz Taner, sanayi için meyve yetiştiriciliğinin Türkiye’de çok gelişeceğine inanıyor. Meyve suyu sanayicileriyle zaman zaman bir araya geldiklerini söyleyen Taner, “Sanayiciler yeni bahçe tesislerini desteklemeye çalışıyor. Bazı firmalar vişne, elma, şeftali, kayısı fidanı desteği sağlıyor. Bahçelerin kurulumunda ziraat mühendisi, ziraat teknikeri gönderip teknik destekler veriyorlar” diyor.
elmaSektörde fidancılığın duayeni olarak görülen Yavuz Taner, yeni bahçe kuracak girişimcilere şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Sanayi tipi meyvecilik için plantasyon lazım. Mekanik düzenle hasat yapılabilecek türler dikilmeli. Elle toplayarak sanayiciye mal yetişmez. Ağaçlar terbiye edilmeli, bahçecilik yeniden yapılandırılmalı. Meyve suyu sanayicileriyle zaman zaman bir araya geliyoruz.
Şeftaliyi Yunanistan’dan ithal ediyorlar. Sebebi de bizdeki şeftalilerin çekirdek yuvalarının kırmızı olması. Bu da şeftali suyunun rengini değiştiriyor. Halbuki biz şeftali memleketiyiz. Bu sorunu yeni fidanlarla çözüp, sanayicinin istediği tipte şeftali yetiştirmeliyiz.
Biz sofralıkta bodur ve yarı bodur ağaçlarla bir çığır açtık. Aynısı sanayi tipi meyvecilikte de yapılmalı. Bu konuda talep çok olmadığı için fazla fidancı yok. Meyve suyu sanayicilerinden bu yönde talep gelirse sanayi için de fidan geliştiririz.
Meyve suyu sanayicisi, üretimde yaygın olarak narenciye ürünleri, şeftali, kayısı, vişne, nar ve elma kullanıyor. Meyve bahçesi yapacaklar bu meyvelere yönelebilir. Ama sanayi için mi sofralık mı üreteceğine karar vermeli. Şu anda yeni bahçeler yine eski düzene göre yapılıyor. Önce kim için üretim yapacağınıza karar verin. Sonra meyveyi satacak yer aramayın. Bahçenin verimli olabilmesi için en az 50 dönüme sahip olmalı.
Türkiye’nin daha büyük meyve bahçelerine ihtiyacı var. Bir işletme gibi hareket edip, mutlaka mekanik hasadın yapılması lazım ki maliyetler düşsün. Fidanların dikim düzeni de mekanik hasada uygun yapılmalı. Çünkü sofralık fiyatlarda sanayicinin meyve alması zor görünüyor. Devlet sofralık tip meyveciliği teşvik ediyor. Bildiğim kadarıyla sanayi tipi için özel bir uygulama yok. Ama sanayi tipi damızlık fidanlar ve mekanik hasat makineleri konusunda teşvik verebilirler.”
Sanayicinin de kendi geleceği için meyveciliğe önem vermesi gerektiğini düşünen Yavuz Taner, bu noktada şu eleştirileri yöneltiyor:
“Sanayicinin de bu piyasada bazı hataları var. Meyve sanayicisi fiyat konusunda cimri davranıyor. Aslında meyve sektöründe ilginç bir ilişki yaşanıyor. Bizde meyve suyu sanayicisi, taze tüketilmeye uygun olmayan, şekli bozuk meyveleri toplayıp değerlendiriyor. Meyvelerin tadında sorun yok ama yarası beresi çok. Üreticinin kaliteli üretimi sanayiye uymuyor. Fiyat tutturulamıyor. 80 kuruş toplama maliyeti olan vişneye sanayici 35 kuruş verebiliyor. Peki üretici nasıl kazanacak? Böyle giderse vişne bahçeleri sökülür.
Meyve çok ama sanayici fiyat veremediği için mal bulmakta zorlanıyor. Onun verdiği fiyat üreticinin maliyetini kurtarmıyor. Bu noktada da zincir marketler devreye giriyor. Sofralık, bereli, ucuz mala talip oluyorlar. En ucuz ve uygun mal için yarışılıyor. Böylece sanayicinin alabileceği diğer mallar da marketlere gidiyor. Sanayici bedava mal alma gayretinde.”
Aslında meyve suyu sanayicisinin en önemli isteği, sürdürülebilir şekilde kaliteli meyve temin edebilmek. Sanayici de meyve cenneti bir ülkede yurtdışından ithalat yapmak zorunda kalmaktan memnun değil.
narMeysu, Türkiye’nin köklü ve önemli meyve suyu markalarından biri. Kayseri merkezli şirketin sahibi Bekir Güldüoğlu, “Şimdilik kendi bahçemiz yok. Ama ileride kuracağız. Şu anda meyve temin ettiğimiz bahçelere destekler veriyoruz. Kayseri ve civarında fidan dağıtımı yapıyoruz” diyor. Türkiye’de sanayiye dönük özel meyve üretiminin çok az olduğunu düşünen Güldüoğlu’nun tespit ve değerlendirmeleri şöyle:
“Biz Türkiye’nin her yerinden meyve alıyoruz. Bunlar sofralık tüketime fazla uygun olmayan, tadı değil ama şekli bozuk meyveler. Bunları değerlendiriyoruz. Oysa pu pek çok ülkede sadece meyve suyu için meyveler üretilir. Türkiye’de henüz meyve suyu için meyve yetiştirilmiyor. Bu konuda bize de görevler düşüyor.
En azından örnek bahçeler yapmamız lazım ki çiftçiyi, köylüyü yönlendirebilelim. Yeni havzaların meyve fidancılığına tahsis edilmesi gerekir. Büyük bir meyve ihtiyacı var. Her geçen gün tüketim artıyor, ihracat artıyor. Meyve suyu fidancılığı geliştirilmezse, yüksek ham madde fiyatları yüzünden konsantre meyve suyu pazarı kaybedilebilir. Meyve suyuna uygun meyve fidancılığın desteklenmesi, meyve suyu konsantresindeki teşviklerin artırılması gerekiyor. Meyvecilikte bir süre sonra sözleşmeli sisteme geçeceğiz.
Meyve suyunda şeftali bir numara. Şeftali sofrada da çok tüketilen bir ürün. Ürün bulmakta zorlanıyorz. Bazen ithalat yaptığımız oluyor. Şeftali Türkiye’nin meyvesi. Her bölgede yetişebiliyor. Ben sanayici olarak şeftali, kayısı ve vişne bahçesi kuranların kazançlı çıkacağını düşünüyorum.”

Sözleşmeli Çiftçi Aranıyor

Meyve suyu sektörünün önemli markalarından Ersu da meyve bahçeciliğine özel önem veriyor. Hisseleri İMKB’de işlem gören Ersu’nun, tesislerinin bulunduğu Afyon, Konya, Antalya ve Niğde’de meyve bahçeleri mevcut. 130 milyon dolar ciroya sahip olan şirket, yıllık 200 bin ton meyve işleme ve 70 milyon litre meyve suyu üretme kapasitesine sahip. Ersu ağırlıklı olarak vişne, kayısı, şeftali, portakal, elma, armut, ayva, havuç ve üzüm suyu üretiyor.
Ersu Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akman, meyve ihtiyacını kendi bahçelerinin yanı sıra Türkiye’nin her yerinden aracılar vasıtasıyla temin ettiklerini söylüyor. Akman’ın meyve bahçeciliğiyle ilgili görüş ve önerileri şu şekilde:
“Kendi bahçelerimizde örnek tarım, örnek meyvecilik yapıyoruz. Amacımız bu yolla çiftçiyi teşvik etmek. Ar-Ge merkezimizle çiftçilere destek oluyoruz. Bahçelerimizde elma, armut, vişne, kayısı ve şeftali üretiyoruz. Toplam tonaj içinde küçük rakamlar olabilir. Ama bulundukları yörede önemli bir rol üstlendiklerini düşünüyoruz. Meyveleri ağırlıklı olarak 900 sözleşmeli çiftçimizden temin ediyoruz.
Sözleşmeli tarımla ilgili Tarım Bakanlığının desteğine ihtiyaç var. Ülke ekonomisine katkısı olacak bir sistem kadük kalıyor. Tarım Bakanlığı, üreticiye gübre, mazot, vergi avantajları sağlayarak maliyetlerini aşağıya çekebilir. Sözleşmeli meyvecilik yaygınlaşırsa sanayiye özel meyve üretimi de gelişir. Yeni sözleşmeli çiftçiler arıyoruz. Sözleşmeli meyve üreticiliği yapmak isteyenler Konya Ereğli’deki tesislerimizden bilgi alabilir.”
Ali Akman, hemen her meyvenin temininde güçlük çektiklerini vurguluyor. Kayısı ve elma konsantresini Çin ve Yunanistan’dan ithal etmeyi planladıklarını söyleyen Ali Akman, “Bu yıl Türkiye’de yeni bir yatırım düşünmüyoruz. Çin’de meyve suyu tesisimiz var. Yurtdışında yeni fırsatlar kolluyoruz. Rahat meyve bulabileceğimiz ülkeleri araştırıyoruz” diyor.
Meyve suyunun önemli oyuncularından biri de hiç kuşkusuz Bursa merkezli Aroma. Bursa nedeniyle markanın özellikle şeftali suyunda öne çıktığı görülüyor. Günlük 700 bin litre meyve suyu üretme kapasitesi olan Aroma; şeftali, kayısı, vişne, nar, ananas, portakal, elma, domates ve karışık kokteyl üretiyor. Aroma Genel Müdürü Mahmut Duruk, üretimde kullandıkları meyvenin yüzde 95’ini yurtiçinden temin ettiklerini söylüyor.
Aroma’nın kendi bahçesi yok. Ancak geçmişte üreticilere 300 bin adet fidan hibe ederek meyveciliğe önemli bir destek sağlamış. Sözleşmeli çiftçi sistemiyle çalışmadıklarını söyleyen Duruk, “Sanayi için meyve üretimi giderek artacaktır. Bu alanda fırsat var. Tarım Bakanlığı da meyveciliğe destek veriyor. Yeni yatırım yapacaklar için sanayi tipi meyvecilikte fırsatlar olacaktır” diyor.

DİMES, 2 Milyon Fidan Dağıttı

Tokat merkezli Dimes de meyvecilikle ilgili önemli projeler geliştiriyor. Şirketin kendi bahçeleri de mevcut. Fakat ihtiyacı olan meyveyi ağırlıklı olarak yöre halkından sağlıyor. Dimes, bölgedeki meyveciliği destek olabilmek için son 10 yılda 2 milyon adet fidan dağıtmış. Halen de her yıl 200 bin adet fidan dağıtmayı sürdürüyor. Dimes Yönetim Kurulu Başkanı Ali Rıza Diren, büyük bir arazi bulmaları halinde meyveciliğe bizzat yatırım yapacaklarını söylüyor. Diren, dağıttıkları fidanların gelişiminde de çiftçiye yardımcı olduklarını vurguluyor.
Meyve bahçesi kuracak firmalardan biri de Tamek… Bu konuda ciddi hazırlıklar yapan şirket, Bursa’da şeftali bahçesi kuracak. Sırada organik elma bahçesi var. Toplamda en az 2 bin dönümlük bir bahçe hedefleniyor.
Adana’da faaliyet gösteren Sunar Grup ise daha çok mısırda söz sahibi. Grup bünyesindeki Sunar NÇS Taze Meyve Gıda Tarım; şeftali, nektarin, Japon eriği, erkenci elma ve nar üretiyor. Adana ve Osmaniye’de meyve bahçeleri bulunan Sunar Grup’un Direktörü Mevlüt Nacar, sadece sofralık tip üretim yaptıklarını, ancak sanayi tipi meyveciliğin Türkiye’de gelişime açık olduğunu söylüyor. Talep gelmesi halinde sanayi tipi üretimi de düşünebileceklerini söyleyen Nacar, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Meyvecilik yapmak isteyenlere, bulundukları yörenin iklimine bağlı olarak sanayi tipi meyve üretimini tavsiye edebilirim. Sanayilik meyveler vişne, beyaz kiraz, nar, kayısı, şeftali, nektarin, sanayilik narenciye, elma, üzüm şeklinde olabilir. Ancak öncelikle meyve suyu fabrikalarıyla görüşüp hangi türlerin alımını yaptıklarını saptamaları gerekir. Çünkü sanayi tipi meyvelerde muhakkak birtakım özellikler aranıyor. Örneğin şeker oranı (brix), asitliği, kuru madde oranı gibi… Özellikle yeni nesil melez çeşitlerin bulunması zor. Hem sofralık hem de sanayilik çeşitleri birlikte üretmek, riski azaltmak ve getiriyi artırmak açısından avantajlı olabilir.”
Özilhan, Türkiye’nin en büyük meyvecisi olacak Meyvecilik son dönemlerde büyük sanayicilerin de ilgi alanına girdi. Önde gelen iş adamları, geniş arazilere ciddi yatırımlar yapıyor. İzmir, Manisa, Denizli, Karaman, Niğde, Isparta, Adana, Mersin, Tokat, Çanakkale, Bursa, Şanlıurfa gibi illerde 100 dekar ve üzerinde modern meyve bahçeleri kuruluyor.
Bu alandaki en büyük yatırımlardan birini; Anadolu Grubu, Özgörkey Grubu ve Brezilyalı narenciye devi Sucocitrico Cutrale’nin ortaklaşa kurduğu Anadolu Etap yapıyor. Anadolu Etap, Coca-Cola’nın meyve suyu markası Capy için meyve bahçeleri kuruyor. Şirket, 500 milyon dolarlık yatırımla 100 bin dönümlük meyve plantasyonu kuracak. Bu plantasyon özellikle GAP, Akdeniz ve Ege havzasına yayılacak.
Bunun Türkiye’nin ve bölgenin en büyük ve en uzun soluklu bir proje olması amaçlanıyor. Deneme üretimi 2 bin 500 dönümle başladı. İlk etapta 15 bin dönüme ulaşılacak ve sonrasında 100 bin dönüme kadar çıkacak. Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, söz konusu projeyle ilgili dergimize şu bilgileri veriyor:
“Brezilyalı ortağımız, dünyanın en büyük portakal suyu üreticilerinden. 30 milyon civarında ağaçtan oluşan devasa portakal plantasyonları var. Portakal suyu ve konsantresinde önemli bir şirket. Bu işte çok büyük tecrübe sahibi. Bizzat gidip Florida’daki tesislerini gördüm. Bu işte Özgörkey ailesiyle birlikte ortaklığımız var. Mersin’de eskiden Özgörkey ailesinin olan bir konsantre tesisimiz var. Şimdi bu tesise Anadolu Etap adı altında üçte bir oranında ortak olduk ve portakal, limon konsantresi üretimine başladık. Balıkesir’de de bir konsantre tesisi vardı ve bir kısmını kiraladık. 10 milyon dolarlık yatırımla kapasitesini büyüttük. Orada şimdi şeftali toplayıp suyunu sıkıyoruz. Konsantre yapıyoruz. Aynısını daha farklı ürünlerle Mersin’de de yapıyoruz.
Biz bunları anlattıkça herkes meyve ağacı dikmeye başladı. Dünyada meyve suyu tüketimi artıyor. Nitekim bunu gören Coca-Cola da önümüzdeki 10-15 yılda meyve ihtiyacı artacak diye bu tip ortaklıklarla plantasyon kuruyor. Bunlardan biri de biziz. Şeftali, kayısı, vişne ve kiraz üreteceğiz. Büyük bir plantasyon kuracağız. 10 yıl içinde 500 milyon dolarlık yatırımla 10 milyon ağaç dikeceğiz. Ürettiğimiz konsantreyi Coca-Cola’ya satacağız. 17 yıllık bir proje bu. Finansman kısmı tamam. Şu anda hangi tip şeftaliyi, vişneyi dikeceğiz onu araştırıyoruz. Sadece konsantre meyve suyu değil sofralık tüketim için de meyve üreteceğiz. Çünkü o tip ürünler daha pahalı. Yüzde 70’ini Coca-Cola’ya vereceğiz.
Ağaçları Güneydoğu, Doğu Anadolu, Adana, Mersin civarında dikeceğiz. Bu bölgelerde bir miktar arazi kiraladık. 90 bine yakın fidan ithal ettik. Toprakların tahlilini yapıyoruz. Bütün amacımız meyve üretimini tüm yıla yayabilmek.”

Meyve Bahçesi Kurmanın Maliyeti

Aslında meyve bahçesi kurmanın maliyeti oldukça makul seviyelerde. Son dönemlerde iki tip ağaç tavsiye ediliyor: Klasik anaç ya da bodur…
1 dönümlük bir araziye klasik anaç olarak, meyvenin türüne göre 20 fidan dikilebiliyor. Klasik anaç fidanlarının tanesi ortalama 5 TL. Bu durumda dönüm başına fidan maliyeti 100 TL oluyor.
Bodur ağaçlarda ise durum biraz daha farklı. Bir dönüm araziye 60 ağaç dikebiliyorsunuz. Bodur fidan fiyatı ise 15 TL. Yani yaklaşık 900 TL fidan maliyeti karşımıza çıkıyor. Bu maliyetlerin üzerine tarla, sulama, budama ve en az 4 yıllık ürün yetişme sürecini de eklemek gerekiyor.
Uzmanlar, daha çabuk büyüyen ve çok meyve veren bodur ağaçları tavsiye ediyor. Görünüşte pahalı olsa da bodur ağaçların daha verimli olduğu vurgulanıyor. Fidanlar, genelde sonbaharda yaprak dökümü ile ilkbaharda ağaçlara su yürümesine kadar geçen devrede dikiliyor.
Kısacası, 1 dönümlük arazi için en azından 1.000 TL’lik maliyet söz konusu. Tabii bu işin ekonomik ölçeklerde olabilmesi için uzmanlar en az 50 dönüm arazi tavsiye ediyor. Aksi halde para kazanmanın zor olduğu belirtiliyor. Sanayicilerse 1.000 dönüm ve üzeri ölçeklerde üretim yapılmasını arzu ediyor.

Tarım Bakanlığının Meyvecilik Destekleri

  • Sertifikalı fidan desteği: AB içindeki rekabet gücünü artırmak ve modern bahçeler tesis etmek amacıyla, yurtiçinde üretilip sertifikalandırılan fidanlarla bahçe tesis eden üreticilere dekar başına olmak üzere uygulanan destekleme çalışmalarına ilk defa 2005 yılında başladı. Dekar başına 150-300 TL arasında destek veriliyor.
  • Mazot desteği: 2003 yılından itibaren üreticilere dekar başına mazot desteği yapılıyor. 2009’da ÇKS’ye (Çiftçi Kayıt Sistemi) kayıtlı üreticilere 2.93, bu yıl ise 3.25 TL/dekar mazot destekleme ödemesi yapıldı.
  • Gübre desteği: Çiftçilere kimyevi gübre desteklemesi, ürün grupları üzerinden yapılıyor. 2009’da ÇKS’ye kayıtlı üreticilere 3.83, bu yıl ise 4.25 TL/dekar kimyevi gübre destekleme ödemesi yapıldı.
  • Organik tarım ve iyi tarım uygulamaları desteklemeleri: 2005’te doğrudan gelir desteğine (DGD) ek olarak, organik tarım üreticilerine dekar başına 3 TL ek destek verildi. Bu yıl da organik tarım uygulamaları yapan çiftçilere 20, iyi tarım uygulamaları yapanlar ise 15 TL/dekar ödeme yapılacak.
  • İndirimli faizli kredi destekleri (yüzde 25-100 faiz indirimi): Kırsal kalkınma yatırım destekleri yüzde 50 hibe olarak veriliyor. İşleme, paketleme, ambalajlama, soğuk hava depoları, soğuk taşımacılık gibi yatırımlarda kullanılabiliyor.
  • Sigorta desteği: Tarım üreticilerinin poliçe bedelinin yüzde 50’si bakanlık tarafından karşılanıyor.

Meyve Ağacı Budama Resimli Anlatım

    Meyve Ağacı Budama Resimli Anlatım
    Meyve Ağacı Budama Resimli Anlatım
Budanmayan fidanlar büyümede zorluk çekebilirler ve kuraklık gibi talihsiz bir olayla karşılaşırlarsa hiç büyümeyedebilirler. Budanan ağaçlar daha kısa sürede daha verimli meyve verirler!

Budama neden önemlidir:

  • Hayatta Kalma
    İlk olarak bir ağaç, dikildikten sonra hayatta kalmasına yardımcı olmak amacı ile budanır.  Toprak kazılırken yalın köklü ağaçların kökleri bundan rahatsız olurlar. Ağaçlar nemi ve besleyici maddeleri emen küçük besleyici köklerini kaybederler fakat üst kısımları tamamen aynı boyda kalır! Burada oluşan dengesizlik ağacın büyümesinin yavaş ve zayıf olmasına sebep olabilir.
  • Harekete Geçirme
    Ek olarak, ağacın sırtını kesmek kalan filizlerde daha güçlü ve daha dinç bir büyümeyi harekete geçirir. Tek bir büyüme döneminden sonra budanmış bir ağaç eşdeğerdeki budanmamış bir ağaçtan daha büyük olacaktır.
  • Şekillendirme
    Bir meyve ağacının doğal şekli maksimum meyve üretebilmesi için her zaman en ideal şekli değildir. Şekillendirme sürecine ne kadar erken başlanırsa o kadar iyidir, özellikle de kök sistemi ile ağacının üst kısım orantısını dengelemek için.
Meyve ağaçlarınızı her dinlenme dönemi boyunca budamak üzere bir plan yapın. Karasal iklimin çok sert yaşandığı bölgelerde İç Anadolu, geçit bölgeleri gibi yerlerde kışın son zamanlarına kadar beklemeniz gerekir.

Budamanın Püf Noktaları

Saat 10 Budama Açısı
Dar, V şeklindeki çatallar sonrasında korkunç yarılmalara açık davetiyedirler. Özellikle de ağacınızdan verimli bir şekilde mahsul alıyorsanız. Bu yüzden saat 10 yönündeki ya da 2 yönündeki açıları tercih edin.
Tomurcuğa Kadar Budama
Olabildiğince keskin ve düzgün kesikler atın ki iyileşmesi zor biçimsiz uç kalmasın. Tomurcuktan mümkün olduğunca uzak durun böylece geriye doğru ölmesini engellersiniz. Resimdeki gibi meyilli kesim yapın, gelişimleri çok güzel olacaktır.
Dalların Büyümesini İstediğiniz Yöne Doğru Budama
Her dalın farklı açılarda yönlenmiş tomurcukları vardır. Yeni gelişimin canlı olmasını ve ağacın merkezinden uzağa doğru olmasını istediğiniz için kesiminizi tomurcuğun üzerinde dışa doğru yapın. Bu ağacınızın yayvan bir şekilde büyümesini sağlayacaktır.
Bahçe ile uğraşan büyüklerimizin söylediği bir laf vardır: "Budama için en iyi zaman bıçağın en keskin olduğu zamandır." Aslında bu tam olarak doğru sayılmaz… Meyve ağaçları doğru zamanda, doğru şekilde budandıklarında daha iyi gelişirler. Bunu başarmanın yolları ise şunlardır:
  • Ağaçları dinlenme dönemlerinde budayın
    Makasları çıkarmadan önce ağacın dinlenme dönemine girmesini bekleyin! Bu ağaç için en iyisidir ve sizin için de daha kolay olacaktır. Yapraklar döküldüğünde kesim yapacağınız yerleri daha kolay görebilirsiniz. Yukarıda belirtildiği gibi, budama sonbaharın veya kışın son dönemlerinde ya da baharın erken dönemlerinde yapılmalıdır. Kış ayları farklı iklim kuşaklarına göre değiştiği için doğru zamanlama da bulunduğunuz bölgeye göre değişecektir.
  • Meyve ağaçlarını belli bir şekilde budayın
    Aşağıdaki tabloyu takip ederek güçlü, meyve veren ağaçlar için doğru budama yapabilirsiniz. Her yıl budamaya ve şekillendirmeye devam ederek genellikle küçük, iyileşmesi kolay kesikler açacaksınız.
  • Ağacın güçlü bir iskelet oluşturmasına yardımcı olun
    Zayıf, hastalıklı, yaralanmış ya da dar açılı dalları ( kesişen ya da karışık dalların en zayıfı) ve çatallı dallardan birini kesin. Ayrıca dik uzanan dalları ve ağacın merkezine doğru büyüyen dalları da kesin. Ağacınızın çok kalın olmasını ya da çok kalabalık olmasını istemezsiniz ve uzunluğunu makul ölçüde tutmak iyidir. Ağaçlarımızın daha iyi meyve vermesi ana hedefimizdir ve budama bu hedefe ulaşmak için yapılır. Çizimlerdeki şekillere göre budama yapmaya çalışın fakat aynı zamanda ağacınızın kendine has duruşunu da korumasına izin verin.
Elma, Armut, Erik ve Kiraz Ağaçları Merkezi Budama Stili Örneği
Bu ağaçlar en verimli hallerine, budandıklarında ve merkezi ağaç olmak üzere terbiye edildiklerinde gelirler. Bu tarz bir ağaç piramit şekline sahiptir ve en yüksek noktası olarak tek bir lider dal uzanır. Bu lider dal yukarı doğru büyüyen ve tüm yan dalların yükseldiği uzun gövdenin en yeni uzantısıdır. Tüm güçlü büyüyen dallar gibi lider dal da her yıl geriye yöneltilmelidir. Lider dalın en yukarısındaki filiz yeni, güçlü bir lider dal üretir ve başka bir filizin daha uzun olacak şekilde büyümesine izin verilmemelidir. Yan dallar lider daldan dışarı doğru uzanan filizlerden seçilmelidir. Düşey olarak 10-15 cm aralığında olmalıdırlar ve ağaç gövdesinden farklı yönlere doğru yönlenmiş olarak düşeyden ziyade yatay olarak büyümelidirler.
Şeftali, Nektarin, Japon Eriği & Kayısı Ağaçları
Bu ağaçlar vazo şeklini alacak şekilde budanıp terbiye edildiklerinde en verimli hallerine gelirler. Bu tip ağaçlar merkezi lidere sahip olmamalıdırlar. Ağacın şekli gövdeden yükselen üç ile beş arasında ana dalın seçilmesi ve korunması ile kontrol edilir. Bu dallar farklı açılara yönlendirilmiş olmalıdır ve 45 cm'den daha az, 90 cm'den de daha yüksek olmayacak şekilde yerden  çıkmalıdırlar. Ana dallar arasında büyümeyi dengeli bir şekilde sağlamak için resimde gösterildiği gibi budama yapınız.
Bodur Şeftali, Nektarin ve Kayısı Ağaçları
Bunlarda kesiklerin şekillendirilmesine gerek yoktur fakat çok yoğun büyüdüklerinden karışık ve birbiri ile rakip dalların düzenli olarak dinlenme dönemlerinde seyreltilmeleri gerekir.
Dalsız Ağaçlar
Dikim zamanı 71 - 91 cm yerden yüksekliğe kadar geriye budama yapın. Yeni dallar 7.5 -12.5 cm büyüdüklerinde, lider olması için ve dalların iskeletini oluşturması için bir filiz seçin.
Sezon Dışı Budama
Bazen rüzgar sebebiyle ya da fazla meyve yükünden dal kırılabilir ve bu gibi durumlarda tam sezonu olmasa da budama yapılması gerekir. Acil müdahale zorunludur! Düzensiz kenarları küt yer kalmayacak şekilde geriye doğru budayın. Kışa kadar beklemek yerine hızlı büyüyen "obur dalları" görür görmez budayabilirsiniz.
Hazırlayan:Dr. Sami TUNAR, Ziraat Yüksek Mühendisi


Turunçgillerin Budanması:Turunçgil yetiştiriciliğinde gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, sulama, yabancı otlarla mücadele ve budama gibi kültürel işlemlerden en az önem verileni ve ihmal edileni budamadır. Diğer işlemler yerine getirilmediği zaman sonuçlar hemen görülmesine rağmen budama yapılmadığında ise bu ileri yıllarda ortaya çıkmaktadır ve çoğunlukla yapacak fazlaca bir şey kalmamaktadır. Gerçekte zor olmayan ve fazla masraf istemeyen bu işlem, fazla ve kaliteli ürün alınması için mutlaka yerine getirilmelidir.

Budamanın çok çeşitli tarifleri olmakla birlikte karlı ve kaliteli ürün elde etmek için ağaçların gelişmelerinin kontrol altına alınması, yönlendirilmesi ve istenilmeyen kısımlarının alınması için yapılan her türlü işlemler ve uygulamalar olarak tarif edilebilir.

Budamanın Faydaları:
  1. İyi planlanmış bir budama ile ana dalların sayı ve dağılışı düzenlenmiş olur.
  2. Ağacın gelişmesi (vejetatif gelişme) ile verime yatma (generatif gelişme) dengesi ve devamlılığı sağlanır.
  3. Güneş ışığından ağacın iyi bir şekilde faydalanması sağlanmış olur.
  4. Budama ile meyve iriliği ve meyve kabuk renklenmesi sağlanmış olur.
  5. Budama, ağacın çiçek açması ile meyve toplama arasındaki sürenin kısalmasına olumlu etki yapar.
  6. Budama ile ağaç büyüklüğü ve dalların sıklığı direk kontrol altına alınabilir.
  7. Püskürtülerek yapılan ilaçlamanın etkinliği artırılabilir.
  8. Hastalıklı ve kuru dallar alınarak mücadeleye yardımcı olunur.
  9. Alet ve ekipmanların çalışabilmesi için gerekli boşluklar oluşturulmuş olur.
  10. Verimden düşen ağaçlar budama ile gençleştirilerek yeniden verimli ağaçlara dönüşmeleri sağlanmış olur.
Turunçgillerde Budama Zamanı:Turunçgillerde budama zamanı diğer meyve ağaçlarının aksine pek sınırlandırılmış değildir. Diğer kültürel işlemlerin yoğun olmadığı zamanda yapılabilir. Buna rağmen budamanın en uygun olduğu zaman ilkbahar don tehlikesinin geçtiği ve ilkbahar sürgünlerinin başlamadığı dönemdir. 

Uçkurutan hastalığı gibi özel durumlar hariç olmak üzere, budama ağaçta meyve olmadığı veya toplandıktan sonra yapılmalıdır. Eğer ağaçlar periyodisite gösteriyorsa meyvenin yok yılında budama yapılmalıdır. Ağaçta gövdeden çıkan obur dallar her zaman alınmalı ve bunların büyümesine izin verilmemelidir.

Günümüzde sebzecilik, süs bitkileri, fidancılık hatta bodur meyve yetiştiriciliğinde topraksız veya kısmi topraklı gelişme ortamlarının kullanılmasının oldukça yaygınlaştığı düşünülürse ekonomik, doğaya dost ve verim artırıcı olan kompostun birçok gelişme ortamına alternatif ya da destek olabilecek bir materyal olarak ilerde gittikçe önem kazanacağı göz önünde bulundurulması gereken diğer yönüdür.

Budama Alet ve Ekipmanları:Budama makası, testeresi, bıçağı, kumanda edilebilen uzun saplı uç makası, merdiven, aşı macunu ve eldiven budama alet ve ekipmanlarını oluştururlar. Ayrıca aletlerin dezenfeksiyonu için kullanılacak kimyasal madde ve kaplar da hazırlanmış olmalıdır. Bunlara ilave olarak geliştirilmiş ve budamayı kolaylaştırıcı elektrikli, motorize ve traktörlere monte edilmiş ekipman ve platformlar da mevcuttur. 
Budamada Dikkat Edilecek Hususlar :Mekanik olarak bulaşan hastalıkların taşınmasını önlemek için aletler kullanılmadan önce dezenfekte edilmelidir. Dezenfektan olarak virüs ve benzeri hastalıklarda %5’lik hipoklorik asit (çamaşır suyu) içeren su ve uçkurutan hastalığında %0.1’lik potasyum permanganat (KMnO4) eriyiği kullanılır. Ağaçtan ağaca geçerken de bu işlem tekrarlanmalıdır.

Dal çıkarmalarında kesimde tırnak bırakmamalıdır. Eğer büyük dal kesilecekse önce alt taraftan biraz kesilerek kabuk sıyrılmalarına engel olunması sağlanmalıdır. Bundan sonra dalın kesimine geçilmelidir. Dal ve sürgün kısaltmalarında normal olarak iyi gelişmiş ve yere bakan bir gözün üzerinden kesim yapılmalıdır. Eğer etek dallarda kesim yapılacaksa yukarıya bakan gözden sonra kesim yapılabilir. Kesim yüzeyi gözün alt kısmından daha aşağıda olmamalıdır. Diğer bir deyimle kesim yüzeyi çok fazla eğimli olmamalıdır. 

Fidanlıkta Budama :Genellikle ilk budama çöğürler elde edilip şaşırtılmaları sırasında yapılır. Kökler kısaltılır ve bir denge oluşturmak için tepe de kesilebilir. Şaşırtılan çöğürlerin yan sürgünleri alınır ve tek gövde olarak büyütülür. Aşılamadan önce çöğürün topraktan 30-35 cm. yüksekliğe kadar olan kısmındaki yapraklar da temizlenir. Bu işlem aşılamadan en az üç hafta önce yapılmalıdır. Çünkü budamalar çöğürün kabuk vermesini geçici olarak engeller. 

Çöğürler aşılandıktan sonra yan gözlerin sürgünler elle kopartılır. Aşı 5-6 cm. sürdükten sonra anaç kısmının tepesi kesilir veya aşağı doğru eğilir.
Sürgün yaklaşık 60 cm. uzunluğa ulaştığında anaç kısmı tamamen çıkarılır, macunlanır ve sürgünün daha hızlı sürmesi sağlanmaya çalışılır.

Fidanlar taçlandırma büyüklüğüne gelince topraktan yaklaşık 75 cm. yukarıdan kesilir. Buna taçlandırma yüksekliği denir. Kesim yerinin altından süren gözlerden 3-5 tanesi ileride ana dalları oluşturmak için bırakılır ve diğerleri sürdürülmez. Burada önemli nokta bırakılan sürgünlerin farklı aralıklardan çıkmış olması ve birbirleri ile yaptığı açıların yaklaşık eşit olmasıdır. Böylece ana dallar ağacı bir örnek şekilde oluşturmuş olur. Bir süre sonra bu ana dallar gövdeden 20-25 cm den tekrar kesilerek artık ağacın oluşması başlatılmış olur. Fidanlıkta yapılan tüm bu budamalara şekil budaması denir. Ülkemizde yapılan bu işlemlerde buna ya çok az uyulduğu ya da hiç uyulmadığı görülür.

Genç Ağaçların Budanması :Bahçedeki fidanların ilk yıllarda vejetatif gelişmeleri daha hızlıdır. İlk 2-3 yılda neredeyse hiç budama yapılmaz ve sadece oburlar alınır. Bunlar alınmadığında dengesiz ve düzensiz ağaçlar oluşur. Yine bundan sonraki 2-3 yıl içerisinde anormal bir durum ve gelişme olmadıkça ağaçta budama yapılmamalıdır. Eğer ana dallar arasında anormal gelişme farkı varsa kuvvetli gelişenlere müdahale edilmelidir. 

Verimdeki Ağaçların Budanması:Gelişmiş ağaçlarda hafif bir taç içi dal seyreltmesi yapılabilir. Bunun ölçüsü çok fazla ve güneş yanıklığına neden olacak düzeyde olmamalıdır. Birbirine sürten dallardan uygun olanı çıkarılmalıdır. Dikine büyüyen dallar alınmalıdır. Hastalık, zararlı ve diğer nedenlerle zayıf düşen ve kuruyacağı kesin olan dallar öncelikle kesilmelidir. 

Ağacı belli bir büyüklükte tutmak amacıyla şiddetli budama yerine düzenli ve programlı bir budama düzeni kurulmalı ve uygulanmalıdır. Böyle bir işlem ve ağacın belli büyüklükte tutulması ilaçlamayı ve diğer işleri kolaylaştıracaktır. Etek dallar genellikle verimli dallar olduğu için çok fazla alınmamalı, ancak bunların yere değmesine de izin verilmemelidir. Limonlar çok hızlı ve dalların dik büyümeleri nedeniyle her yıl uç almak gerekebilir.

Verimden Düşen Ağaçların Budanması:Değişik etkilerin sonucu ağaçlar nispeten genç sayılabilecek yaşlarda verimden düşebilirler. Bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması için yapılacak işlere ek olarak uygun bir budama ile ağaçlar tekrar verime kazandırılabilirler. Çok büyümüş ve birbirine girmiş ağaçlarda iki veya dört yönlü çitleme ile tepe alma budaması yapılabilir. Bu çitleme işlemi, bir yıl iki taraf ve tepe, ertesi yıl diğer iki taraf ve tepe dikkate alınarak yapılabilir. Tepeler genellikle aynı yükseklikten yapılmaya çalışılmalıdır. Şiddetle gençleştirilmesine karar verilen ağaçların 2.5 cm. den küçük bütün dalları çıkarılır ve bunların yenilenmesi sağlanmaya çalışılır. Bu işlem yapılırken diğer kültürel işlemler eksiksiz yerine getirilmelidir.

Don Zararı Gören Ağaçların Budanması:Don zararı yaprak ve genç sürgünlerde birkaç gün içinde ortaya çıkmasına rağmen daha yaşlı kısımlarında birkaç haftadan bir yıla kadar olan süre içinde ortaya çıkabilir. Donun şiddetine göre zararın etkisi de doğru orantılıdır. Şiddetli bir dondan sonra uzun süre ölümler görülebilirken, diğer yandan önce zarar görmüş kısımlarda da iyileşmeler görülebilir. Bundan dolayı budamaya başlamadan önce zararın tam olarak ortaya çıkması beklenmelidir. Bu süre de 6-12 ay arasında değişmektedir. 
MEYVE BAHÇESİ KURARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Prof. Dr. Ali ÜNAL
E.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü


EGE ÜNİVERSİTESİ TARIMSAL UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Çiftçi Broşürü : 29


Giriş 

Meyve ağaçları, çok yıllık bitkilerdir. Türe, bölgeye, toprak koşullarına ve bakım şartlarına bağlı olarak 20 ile 100 yıl yaşarlar. Hatta zeytin gibi bazı türlerde çok daha uzun süre yaşamlarını sürdürürler. Bu nedenle meyve tesis etmeden önce ağaç gelişmesi, verim ve meyve kalitesi gibi özellikleri iyi incelemek gerekir. Tek yıllık bitkilerde yanlış kararlar bir yıl sonra düzeltilebilir. Ancak meyvecilikteki yanlışlıklar 5-10 yıl gibi uzun bir zamanın ve emeğin boşa gitmesine yol açar. Bu nedenle aşağıda kısaca açıklanan konuları çok iyi bilmek ve buna göre tedbir almak gereklidir. 


I. Çevre Faktörleri 

A. Toprak 
Toprak, meyve ağaçlarının üzerinde uzun yıllar yaşayacağı ve besleneceği yerdir. Toprak yapısına göre meyve türünü seçmek önemlidir. Meyve ağaçlarının gelişmesinde toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı önemlidir. 

Toprağın fiziksel yapısı: Orta bünyeli, iyi havalanabilen topraklar meyvecilik için en uygun topraklardır. Ancak, bazı meyveler, örneğin; badem, kayısı, idris gibi, hafif topraklara toleranslı olurken, elma, erik, vişne gibi meyveler nisbeten ağır topraklarda da gelişebilirler. 

Toprak derinliği de önemlidir. Meyve ağaçlarının kökleri, toprak yapısına ve meyve türüne bağlı olarak 2-3 metre hatta, daha derinlere gidebilir. Ancak, köklerin büyük çoğunluğu 80-90 cm’ye kadarki bölgededir. 

Toprağın kimyasal yapısı: Kimyasal yapıyı, içerdiği azot (N), fosfor (P), potasyum (K), demir (Fe), çinko (Zn) gibi temel besin maddeleri yanında toprak pH’sı da etkiler. Her meyve türü için toprakta bütün elementler yeteri kadar bulunmalıdır. Ancak, toprak pH’sı her meyve türü için farklı olabilir. Çoğu meyve türü, pH’sı 7 olan nötre-toprakta iyi gelişir. Bazı meyveler (çay, fındık, üçyaprak anacı, kestane gibi) nisbeten asitli topraklara ve bazı meyveler de (badem, kayısı, idris, zeytin, turunç gibi) nisbeten kireçli topraklara daha toleranslıdırlar. 

Toprakla ilgili en önemli faktörlerden biri de taban suyudur. Yüksek taban suyu bulunan ve mevsimlere göre taban suyu seviyesi değişen yerlerde meyvecilik yapılmamalıdır. Taban suyu 1.5-2 metreden daha derinlerde olmalıdır. 

Yukarıda kısaca anlatılan toprak özelliklerini incelemeden bir yerde meyve bahçesi kurmamalıdır. Toprak özelliklerinin bilinebilmesi için önceden, mutlaka en az 90 cm derinliğe kadar olan toprak, tahlil edilmelidir. Özellikleri bilinen bu toprağa göre meyve türü seçilmelidir. 

B. İklim 

İklim, her meyve türüne hatta çeşidine bağlı olarak ağaç gelişmesini, verimini ve meyve kalitesini etkilemektedir. Burada önemli bazı konu başlıkları anlatılacaktır. 

1. İlkbahar Geç Donları 

İlkbahar geç donları badem, kayısı, erik gibi erken çiçek açan meyvelerde zarar yapar. Çiçeklenme döneminde çiçeklere zarar verdiğinden verimi etkiler. Bazen soğuk havanın çöktüğü ova veya vadilerde kış donları da ağaçların genç sürgünlerini ve tomurcuklarını dondurarak (cevizde olduğu gibi) zararlara neden olabilir. 

2. Rüzgarlar 

Aşırı ve sürekli rüzgar alan bölgelerde rüzgarlar, çiçeklenme zamanı çiçeklerde, meyve tutumundan sonra da meyvelerde dökümlere ve kalite düşmesine neden olurlar. Bunların yanında bilhassa çiçeklenme döneminde sisli, yağışlı ve serin havalar arıların dolaşmasını azaltır. Tozlanma ve döllenmeyi engeller. Bazen çiçeklenme zamanındaki aşırı rüzgar ve sıcak havalar da meyve tutumunun azalmasına yol açar. 

C. Kış Dinlenmesi 

Meyve ağaçlarında verimi ve sürgün gelişmesini etkileyen en önemli hususlardan biri de kış dinlenmesidir. Kimi meyve türleri (elma, vişne, armut gibi) iyi gelişmeleri ve sağlıklı çiçek tomurcuğu oluşturabilmeleri için çok soğuk iklim isterler. Ancak, bir türün çeşitleri arasında da soğuklama isteği yönünden farklılıklar vardır. Çok az farklılıklar bile verimde önemli düşmelere neden olabilir. Örneğin, kayısılarda bu durum belirgindir. Sahil bölgelerinde yetişebilen ve kış dinlenmesi az olan kayısı çeşitleri (Turfanda İzmir, Mektep gibi) yanında bu bölgelerde hiç meyve vermeyen, ancak soğuk bölgelerde verimli olan (örneğin; Malatya’da yetiştirilen Hacıhaliloğlu, Çöloğlu, Kabaaşı gibi) çeşitler de bulunmaktadır. Yine Ege Bölgesi iç kesimlerinde Tokaloğlu ve Iğdır gibi çok kaliteli ve erkenci kayısı çeşitlerinin verimsiz olması soğuklama ihtiyacının karşılanamamasındandır. Bu durum diğer meyve türlerinde de değişik düzeylerde görülmektedir. 

II. Meyve Tür ve Çeşit Seçimi 

Meyve tesisinde yukarıda açıklanan konular dikkate alınarak tür ve çeşit seçimi yapılmalıdır. Bir bahçede farklı türlere yer verilecekse her tür için ayrı parseller oluşturulmalıdır. Türlerin sulama, gübreleme, ilaçlama gibi bakım tedbirleri farklıdır. Bu nedenle türlerin karışık dikilmesi sakıncalıdır. 

Meyve bahçesi tesisinde tür içinde de farklı çeşitlere yer verilmelidir. Örneğin; elmada Golden Delicious yanında Starking Delicious ya da Grany Smith’e de yer verilmelidir. Bahçede farklı çeşitlere yer vermenin birçok yararı vardır. Bilhassa kiraz, erik, kayısı gibi meyvelerde, bahçede mutlaka uygun sayı ve düzende tozlayıcı çeşide yer verilmelidir. Tozlayıcı çeşidin sayısı 1/3 ile 1/9 oranında değişebilir. Bu oran tozlayıcı çeşidin kalitesine göre ayarlanır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu tozlayıcı çeşidin asıl çeşitle uyuşmazlık göstermemesi ve aynı zamanda çiçek açmasıdır. Ayrıca, tozlayıcı çeşit bahçe içinde düzenli olarak dağıtılmalıdır. Bunun yanında çiçeklenme zamanında çiçeklerdeki çiçek tozlarının dişicik tepesine taşınarak döllenme olayının gerçekleşebilmesi için yoğun arı faaliyetinin olması gerekir. Bunun için çiçeklenme zamanında her 5 dekar için bir arı kovanının bulundurulması zorunludur. Bahçede tozlayıcı çeşit bulundurulmazsa veya tozlayıcı çeşitler bahçe içerisine düzenli dağıtılmazsa çeşitler çok çiçek açsa bile meyve bağlamayabilir. Bu durum çok kaliteli bir kiraz çeşidi olan Salihli (0900-Ziraat) kirazında, papaz eriğinde çok belirgin olarak görülmektedir. Bahçesinde bu çeşitler için yeterli sayı ve düzende tozlayıcı bulundurmayan yetiştiriciler çok az verim almaktadır. Meyve türlerinin çoğu çeşitlerinde tozlayıcıya yer verilmediği zaman benzer verimsizlikler görülmektedir. 

III. Meyve Fidanının Dikilmesi ve Taçlandırılması 

Ülkemizde meyvecilikte verimliliği azaltan, ağaçların ileriki yıllarda gelişmesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de meyve fidanının seçimi, dikimi ve daha sonra şekil verilmesidir. 

Ülkemizde birçok yetiştirici çok gelişmiş kalın gövdeli, yan dalları fazla olmayan, yüksek boylu fidanları tercih etmektedir. Bu tercih yanlıştır. En iyi fidan 2-2.5 cm gövde kalınlığında 1.5-2 metre boyunda yan dalları ve çok sayıda saçak kökü olan fidandır. Çok büyük fidanlarda saçak kök az olduğundan, fidanın tutması zor olur. Ayrıca alt kısımlarında canlı tomurcuk veya dal bulunmayan yüksek boylu fidanlarda ilk yıllarda gövdede güneş yanıklığı da meydana gelir. Modern meyvecilikte ağaçların 40 cm civarında dallanması istendiğinden yüksek boylu fidanın alınmasının bir anlamı bulunmamaktadır. Bu nedenle 40-60 cm civarından dallanarak iyi bir şekil oluşturmaya uygun olan saçak köklü fidanların tercih edilmelidir. 

Yukarıda özellikleri belirlenen fidanların dikiminde iki konuya dikkat edilmelidirFidan dikiminde; çukurun derinliği ne olursa olusun fidan, fidanlıktan söküldüğü yere kadar dikilmelidir. Hatta ağır topraklarda, toprağın sonradan oturacağını ve kök boğazı seviyesinin aşağı ineceğini düşünerek toprak seviyesinin 3-4 cm üstünde dikilir. Birçok zaman söylenen, aşı noktasına kadar dikim de derin dikim sayılır. Çünkü aşı noktası, aşının yapılış yerine bağlı olarak yüksekte olduğunda, bu noktaya kadar dikimde kökler derinde kalır. Bu da köklerin gelişmesini engeller. İleriki yıllarda ağaç zayıf gelişir. 

Köklerin iyi gelişmesi için su, sıcaklık ve oksijen gerekir. Bu faktörlerden ikisi, sıcaklık ve oksijen toprak yüzeyinde daha çoktur. Toprağın alt tabakaları oksijence fakirdir ve geç ısınır. Derin dikim, fidanın susuz kalmaması ve rüzgardan yıkılmaması sebebiyle yapılmaktadır. Normal dikimin bu sakıncalarını ortadan kaldırmak için dikimden sonra bolca can suyu verilmelidir. Toprağın yapısına bağlı olarak, dikimi izleyen ilkbahar ve yaz aylarında, her 5-10 gün de bir sulanmalıdır. Mutlaka fidanın dibine kazık çakılmalıdır. Rüzgardan devrilmemesi için fidan bu kazığa bağlanmalıdır. 

Bunun yanında dikiminden önce mutlaka kök ve taç budaması da yapılmalıdır. 

Dikimi izleyen aylarda ve yıllarda fidanın gelişmesi takip edilmelidir. Sürgünlerin yeri ve kuvvetine göre ağaca şekil verilmelidir. Bu amaçla yan dal oluşturmak için kuvvetli sürgün oluşturanlarda (sürgün uzunluğu 40-60 cm olduğunda) Mayıs-Haziran aylarında veya kış aylarında uç alınmalıdır. Aynı dönemlerde dallar bükülerek dal açıları genişletilmeli veya boşluklara yönlendirilmelidir. Bu işlem, ağaçlar verime yatıncaya kadar ve tam şekli oluşturuluncaya kadar her yaz ve kış aylarında yapılmalıdır. 

Genel kural olarak; genç ağaçlarda şekil vermek için fazla dal çıkarmadan, daha çok dal bükülür. Yan dal oluşumu için uç alınır. Fidan, dikiminden itibaren iyi takip edilmeli ve ağaç dallarına yukarıda anlatılan müdahaleler yapılmalıdır. Bunlar yapılırsa ağaç, hem erken verime yatar ve hem de çok iyi şekil verilmiş olur.