10 Eylül 2017 Pazar

Bana Hiç Güvenmeyin olum

(komedi içerir)



Sayın Cumhurbaşkanımız, ilçemizin Belediye Başkanı, camimizin çok değerli imamı ve devletin farklı kademeleriyle günlerdir temas halindeyim. Telefonumdaki SMS sayısı şu anda on sekiz. Yani nasıl söyleyeceğimi de bilemiyorum ama beyler silahlı darbeleri bastırma konusunda lütfen bana çok fazla güvenmeyin. Bak sokağa çık derseniz çıkarım, slogan falan atarım, çok iyi halay da çekerim ama şurada biz bizeyken yalan söyletmeyin oğlum, eli silahlı adama ben müdahale edemem. Ben askerliğimi bandoda yapmış bir askerim, ne anlarım oğlum silahlı mücadeleden, on sekiz tane SMS atılır mı lan hayatında silah tutmamış insana? Televizyondan bakıyorum bütün milletvekilleri sığınağa inmiş, başbakanın yeri bile belli değil, herkes kendini garantiye almış, telefondan halk sokağa davet ediliyor. Oğlum siz insenize önce bir sokağa, oradan çağırsanıza lan bizi yanınıza. Bak problemli karı kocalar gibi eski defterleri açmak istemiyorum ama sizin günahınız bizden on kat fazla lan. FETÖ’nün darbeci subaylarını biz mi getirdik ordunun başına, hepsini biz mi general yaptık oğlum, bütün sorumlular evinde otururken niye bana “Dışarı Çık” diye SMS atılıyor, sizin canınız tatlı da bizimki değil mi lan? Ben kendimi bildim bileli FETÖ’ye de size de saydırıyorum, askeri darbelere de karşı çıkıyorum, başka konularda olmasa da bu konuda cillop gibi lan sicilim. Şimdi yakaladığınız darbe çetesini bir sorgulayın bakalım, ne zaman atanmışlar, kimler bunları bu görevlere getirmiş? Evinize en yakın arkadaşınızı almışsınız, yedirmiş, içirmiş, yatırmışsınız o da sizin karıyı ayartmış gibi bir durum var oğlum ortada. Ben niye karışayım lan aile içi meseleye, ben ne bileyim yarın barışmayacağınızı, benim ailedeki durumlardan haberim mi var oğlum, bizi paketleyip üvey evlat diye camiye bıraktınız ya lan bundan seneler önce.
Televizyondan bakıyorum köprüde taş çatlasın otuz, kırk tane asker var. TRT’de on, CNN’de yedi, Kanal D’de yedi asker. Yani küçümsediğim için değil ama öyle yardım istenecek aman aman bir durum yok lan. Sizin polisiniz yok mu oğlum, niye beni çağırıyorsunuz köprüye? Bu ülkede otuz değil, üç yüz değil, üç bin kişiyi bile on beş dakikada dağıtıyor lan polis. Gazı var, TOMA’sı var, tüfeği var, helikopteri var. İki ay temel eğitim almış, ne yaptığından haberi olmadan sağa sola bakan otuz tane gariban askerle İstanbul’un otuz binden fazla polisi başa çıkamaz mı arkadaş? Sabaha kadar bir tane polis bile köprüye müdahale etmiyor, ben gidip nasıl olaya el koyayım lan? Diyeceksin ki askerler silahlı. Doğru da asıl silahlı kişilere polis müdahale etmez mi, elinde silah olan adama vatandaş nasıl müdahale etsin, ben ne anlarım oğlum silahlı mücadeleden? Sabaha kadar SMS geliyor, imam efendi sürekli beni sokağa davet ediyor, tüm mahallenin gözü üzerimde. Balkonda telefonla konuşuyormuş gibi yapıyorum, aceleyle içeri girip tekrar çıkıyorum, sırf dışarıdan görüp de işi var sansınlar diye her türlü numarayı deniyorum ama gene de kar etmiyor, hop yeni SMS geliyor. Kaç tane filmde gördüm bu tür silahlı olaylarda polisler vatandaşı uzaklaştırıyor olay yerinden, bizde niye polis uzaktan seyrediyor da evinde oturan vatandaş çağrılıyor müdahaleye?
Hem madem beni darbeyi önlemek için çağırıyorsun teçhizatımı da versene lan önceden? Tankı kürekle mi durduracağım, F-16’ları sapanla mı düşüreceğim? Ver bana omuzdan ateşlenen bir füze, göster neresine basacağımı, yalan yok gene de çıkmam dışarı ama balkondan gönderirim iki tane. Ama böyle sıfır teçhizatla elimi kolumu sallayarak ne yapayım arkadaş ben F-16’lara? Bak ordunun en kahraman, en deneyimli, en korkusuz komutanları rehin alındı lan: Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Donanma Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı. Ben kesinlikle bir güvenlik zaafı olmadığına eminim ama ordunun başındaki neredeyse bütün komutanlar rehin alınırken ben askerliği bandoda trampet çalarak geçirmiş adam ne yapayım lan darbeye? Yani sırf kendim için de söylemiyorum, bak bu sabah biri ölmüş, camide sela verildi, baktım karşı komşu elektrikli süpürgenin sapıyla çıktı hemen dışarı. Ben durdurmasam, köprüye kadar gidecek öyle. Bakın bu adama sakın güvenmeyin, geçen ay bir kola için bakkala beş lira verip, para üstünü geri alınca “ben elli lira verdiydim” diyerek kavga çıkardı, güvenlik kamerasından çözüldü lan olay, öyle çirkef bir insan. Yarın darbelere karşı halkı silahlandırıyoruz diye bu herife silah verirsen, ilk işi gidip bakkalı soymak olur bu herifin, şimdiden söylüyorum.
Sizden tek bir ricam var, n’olur, kimseye silah vermeyin. Suriye’ye giden silahların durumu ortada, FETÖ çetesine teslim ettiğiniz silahların da ne işe yaradığını cuma akşamı gördük. Allah rızası için başka kimseye silah dağıtmayın lan. Bu yönünüz eksik oğlum kabul edin, adam seçemiyorsunuz, iyi niyetle de olsa, silah verdiğiniz adam ertesi gün dönüp bizi vuruyor lan.
Bir de Ankara’ya değinmek istiyorum, oradakilerin durumu daha da kötü. Televizyondan seyrediyorum, bir helikopter Ankara semalarında kafaya göre takılıyor, bir Genelkurmayı vuruyor, bir Meclisi vuruyor. Lan oğlum bu ülkenin 300’den fazla savaş uçağı yok mu, hadi Balıkesir’de falanca oldu, Eskişehir filan oldu, bunun Konya’sı, Malatya’sı, Diyarbakır’ı var lan. Ülkenin her yerinde Hava Kuvvetlerinin savaş uçakları var, 2.000 km’nin üstünde hız yapıyor bunlar, Eskişehir’de sorun varsa, Konya’dan 10 dakikada, Malatya’dan 20 dakikada gelip de neden helikopteri indirmiyor bu uçaklar, neden halktan yardım isteniyor lan? Halk ne yapsın oğlum silahlı helikoptere? Siz daha sekiz ay önce angajman kuralları çerçevesinde sınırı iki metre geçti diye Rus uçağını indirmediniz mi? Bu nasıl angajman kuralı lan, sınırı azıcık geçersen indiriliyorsun ama iyicene içeri girip Genelkurmayla Meclise ateş edersen kimse dokunmuyor sana. Diyelim ki komutanlar rehin alındı ama bu ordunun bir B Planı, ikinci bir komuta kademesi yok mu lan? Diyelim darbeciler oraya da sızdı, oğlum güvendiğiniz bir tane komutan, iki tane pilot yok mu koskoca orduda? 400 tane savaş uçağı olan ülkede, bir saat boyunca televizyondan bir helikopterin Meclisi bombalaması seyredilir de halktan yardım istenir mi oğlum? Halk olarak ne teçhizatımız, ne helikopter düşürme tecrübemiz var ki bizim, biz yirmi beş kişiyle bir kediyi yarım günde zor indiriyoruz lan tırmandığı bahçe duvarından.
Bugüne kadar bir savcı rehin alınsa hemen yayın yasağı geliyordu, görüntüleri yayınlayan gazetelere de dava açılıyordu. Şimdi bundan bin kat daha tehlikeli bir olay oluyor, bu sefer yayın yasağını bırak bütün kanallar canlı yayında, internet son gaz, camiler avaz avaz, cumhurbaşkanı da kendi ağzıyla diyor ki “Genelkurmay başkanımız rehin alındı, halkımız dışarı çıksın.” Milletvekilleri nerede peki? Onlar sığınakta kahramanca sığınıyorlar.
Buradan tekrar söylüyorum. Bandoda açık varsa çağırın, ot yolma, ağaç dikme, çiçek böcek işleri de uyar, getir götür işlerini de yaparım ama silahlı olaylarda beni aramayın lütfen. Kendi çapımda ufak tefek kahramanlık işleri yapabilirim ama sizin aile içi meselelerde birilerini kurtaracağım diye kendimi siper edemem. Bakın bu bayraklarla ortalıkta gezen çocukların da anaları babaları var oğlum, bunların da canı var. Böyle kahramanlık destanlarıyla bunları kışkırtmayın, sokağa çağırdığınız gibi artık bir zahmet eve de çağırın, insanları bir sakinleştirin lan. Her olayı da kendi çıkarınız için kullanmayın oğlum. Sözlerim yanlış anlaşılmasın, ben kahramanlık sevmesem de saygı duyuyorum, bu darbenin en temiz, en güzel insanları bu çağrılara uyup demokrasiye sahip çıkmak için sokağa çıkan halk ve darbecilerin kandırdığı gariban askerlerdir. Gariban askerlerin içinden halka ateş eden veya halkın içine karışıp askerleri linç etmeye çalışan kişiler varsa da azınlıktır. Savaşın, silahın kazananı olmaz, bu kadar ölü varken bayram yapılmaz. Biraz durulun, biraz susun. Bırakın da bari insanlar evlerinde yaslarını tutsunlar.

alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder